İslam Öncesi Türk Medeniyeti Konferansı Gerçekleştirildi

Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü ve Sağlık Kültür Spor Daire Başkanlığı Tarih Okulu Topluluğu tarafından düzenlenen Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Taşağıl’ın konuşmacı olduğu “İslam Öncesi Türk Medeniyeti” konferansı 26 Şubat 2018 tarihinde Üniversitemiz Devlet Konservatuvarı Sanat ve Gösteri Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Prof. Dr. Ahmet Taşağıl, Türk medeniyetinin izlerini çektiği fotoğraflardan yola çıkarak katılımcılara sundu. Prof. Dr. Ahmet Taşağıl “Avrasya bozkırlarında İslam Öncesi Türk Tarihi tartışması, süren ve herkesin kendi penceresinden baktığı bir konu. Ben bilimsel ölçütlere dayanarak tarih üretmeye çalışıyorum. Benim temel felsefem doğru kaynağa ulaşma, doğru kaynaktan doğru bilgi üretme, doğru bilgiden de doğru yorum yapmak şeklinde üç aşamadan oluşmaktadır. M.Ö. 3000’lere gelindiğinde Türklerin ve diğer tüm toplumların tarihi aydınlanmaya başlar. Bu aydınlanma Mısır, Hindistan, Mezopotamya, Çin ve Akdeniz’de başlar. Ben buna tarihin erken şafağı diyorum. Orta Asya’da Afanasyevo kültürü ile birlikte Türkler’in tarihini arkeolojik olarak M.Ö. 3000’lere kadar götürebiliriz. Çin kaynaklarından M.Ö. 2259’lara kadar gidebiliriz.  Daha öncesinde özellikle metal eserler ve diğer kaynaklara baktığımızda M.Ö. 2700’lere kadar gideriz. Bu nedenle Türk tarihinin diğer milletlerden eski ya da yeni olma durumu söz konusu değildir. İlerleyen zaman içinde kaya resimlerine baktığımızda Türklerin Avrasya’nın birçok yerine dağıldığını görüyoruz. Türklerin göçler sayesinde Hindistan’dan Sibirya’nın derinliklerine, Çin’den Macaristan ovalarına kadar geniş bir alana yayıldığını görüyoruz. Bu göçlerin bir kısmı M.Ö. bir kısmı da M.S. gerçekleşti. Türk adı bilindiği gibi ilk defa M.Ö. 420’li tarihlerde Sasani metinlerinde geçmek ile birlikte M.S. 550’lerden itibaren başka kaynaklara da yayılmıştır. Türk adı Çin kaynaklarında ilk defa 542 yılında, Bizans kaynaklarında 582 yılında, Arap kaynaklarında ise 603 yılında geçmektedir. Bu dönemden sonra da yaygın bir biçimde kullanılmaya başlanmıştır. Neden? Çünkü bu dönemde Türk adıyla bir devlet kurulmuştur. Tarihimizde Göktürkler ya da Köktürkler olarak bilinen bu devlet, kendi kaynakları ile yabancı kaynaklara Türk Kağanlığı adıyla geçmiştir. 634’ te başlayan boy örgütlenmesiyle Türkler, Türgişler, Oğuz Yabgu devleti ve Selçuklular ile birlikte Ön Asya’ya doğru akacaktır. Nitekim bundan dolayı Yunan kaynakları Anadolu’ya Türkiye diyecektir. Bir programda bana Göktürklerden geriye ne kaldı diye sorulduğunda Türkiye Cumhuriyeti kaldı cevabını verdim. Türkiye Cumhuriyeti, Göktürklerin devamıdır. İslam Öncesi Türk Tarihini ve günümüze kadar nasıl geldiğini anlamak için çok önemli 3 nokta vardır. Birinci nokta göç etmeleri. Göçlerin ise iki önemli sebebi vardır. Birincisi ekonomik sebepler, ikincisi ise siyasi baskılardır. İkinci nokta boylar halinde yaşamaları. Boylar halinde yaşamaları açık şekilde sosyolojik olarak insanlar arasındaki dayanışmayı doğuruyor. Dayanışma ise binlerce kilometre yolu birbirlerini kaybetmeden aşmalarını sağlıyordu. Üçüncü nokta ise bütün Türk toplulukları bir ortak modelde birleştiren devlet modeli sistemidir. Bu devlet modeli de Göktürklerde vardır. Hunlar da bir Türk devleti; ancak biz Türkçe unvanlardan oluşan devlet yapısını Göktürkler’de görüyoruz. Sosya kültürel ve hukuki yapısı ile her bakımdan bildiğimiz bir modelle karşılaşıyoruz. Karahanlı, Selçuklu ve Osmanlı’da gördüğümüz sistem Göktürklerde görülen sistemin devamıdır. Birçok yönden Türk kültürünün temelini Göktürkler’de görüyoruz.” dedi.
 
 
Ek Resimler
Bu içerik 01.03.2018 tarihinde yayınlandı ve toplam 479 kez okundu.